28 Mayıs 2009 Perşembe

KPSS 2008 Eğitim Bilimleri Psikoloji Soru ve Cevapları


KPSS 2008 Eğitim Bilimleri Psikoloji Soru ve Cevapları


61. Fatma Hanım seneye okula başlayacak olan yeğeni

Bertuğ’a bir hediye vermek ister. Çocuk giysileri satan

bir mağazadan Bertuğ’un yaşını söyleyerek bir pantolon

satın alır. Hediyesini yeğenine verdiğinde, uzun

süredir görüşmemelerine karşın, satın aldığı pantolonun

yeğeninin bedenine tam olduğunu görür, çok sevinir.

Yukarıdaki paragrafta gelişim psikolojisine özgü

kavramlardan hangisine vurgu yapılmaktadır?

A) Büyüme B) Olgunlaşma

C) Öğrenme D) Hazırbulunuşluk

E) Kritik dönem
Cevap:Büyüme bireylerin fiziksel özellikleri için kullanılmakta

ve organizmanın bedensel olarak gösterdiği değişiklikleri

ifade etmektedir. Bu yönüyle, birey açısından

boyun uzaması, kilonun artması, vücudun irileşmesi

büyüme kavramı içinde yer almaktadır. Gelişim ve

büyüme karıştırılmamalıdır.

Büyüme, bireyin fizik yapısında zamana bağlı olarak

meydana gelen nicelik boyutundaki değişikliklerdir

(Senemoğlu, 13). Büyüme daima pozitif yönde meydana

gelen değişikliklerdir. Doğum öncesi dönemde

hücre çoğalması ve doğum sonrasında da aylara veya

yıllara göre fizik yapıda meydana gelen değişiklikler

büyüme sonucudur. Büyüme yaşa bağlı olan değişikliklerdir.

Bu örnekte de bedensel bir değişimin olma

olasılığına bağlı olarak ortaya çıkan bir durumdur.

Bedensel değişiklikler büyüme olarak adlandırılır.
(Cevap A)


62. İlköğretim okuluna yeni başlayan Mehmet önlüğünü

kendisi giyebilmekte, ancak annesi defalarca göstermesine

karşın, önlüğünün yakasını bir türlü ilikleyememektedir.

Mehmet’in önlük yakasını bir türlü ilikleyememesi,

aşağıdaki ifadelerden hangisiyle açıklanabilir?

A) Yaka kullanmaya yeni başladığı için Mehmet

deneyim eksikliği yaşamaktadır.

B) Annesinin aşırı koruyucu tutumu nedeniyle Mehmet

iliklemeyi öğrenememiştir.

C) Mehmet yakasının düğmelerini ilikleyebileceği kritik

döneme henüz ulaşmamıştır.

D) Mehmet’in el kasları yakasını ilikleyebilecek olgunluğa

erişmemiştir.

E) Mehmet’in parmakları yakasını ilikleyebilecek kadar

büyümemiştir.
Cevap:Olgunlaşma; Bireyin doğuştan getirdiği genetik yapı

ile çevrenin etkileşimi sonucunda canlıda görülen biyolojik

değişikliklere denir. Kısaca; organizmanın büyüyerek

bir işi yapabilecek seviyeye gelmesidir.

Bir organizma belli bir davranışı başaracak derecede

yeterli olgunluk basamağına ulaşmadıkça, o davranışı

öğrenemez yada gereği gibi öğrenemez. Örneğin; çocuğun

parmak kasları, gerekli olgunluk düzeyine ulaşmadıkça

ona kalem tutmasını, dışarıdan yapılacak

etkilerle öğretmeliyiz. Organizmanın, kendinden beklenen

bazı fonksiyonları yerine getirebilmesi için onun

belirli bir olgunluğa ulaşması gerekir. Henüz kalem

tutmasını yeni öğrenen bir çocuktan düzgün yazı

yazması beklenemez. Çocuğun kas ve kemik yapısı

yeter olgunluğa gelmeden, ne kadar yürüme alıştırması

yaptırırsak yaptıralım, çocuk yürümesini

öğrenemez. Bu örnekte de tamamen bu duruma uygun

ir örnek vardır. Mehmet’in yakasını ilikleyebilmesi

için ince kaslarının yeterli olgunluğa ulaşması gerekir.
(Cevap D)


63. İnsan gelişimine ilişkin aşağıdaki ifadelerden

hangisi doğrudur?

A) Ahlak gelişimi, bilişsel gelişim tamamlandıktan

sonra başlar.

B) Yetişkinlikte psikolojik sorunlar azalır, biyolojik sorunlar

artar.

C) Dil gelişimi ile bilişsel gelişim arasında nöbetleşe

bir ilişki vardır.

D) Psikomotor gelişim bedensel gelişimden bağımsız

oluşur.

E) Üst düzey ahlaki davranışlar soyut düşünmeyi gerektirir,

ancak tersi doğru değildir.
Cevap:A, B, C, D seçeneklerinde yer alan ifadeler birbiriyle

paralel devam eden süreçleri ifade etmektedir. Aralarında

bir öncüllük ya da nöbetleşelik ilişkisi yoktur.

Ancak üst düzey ahlaki davranışalar soyut düşünmeyi

gerektirir. Üst düzey ahlaki davranışlar özellikle

Kohlberg’in gelenek ötesi (sosyal sözleşme ve evrensel

ahlak ilkeleri) dönemdeki bireylerde görülen davranışlardır.

Gelenek ötesi dönem için soyut düşünme

becerisi gereklidir. Ancak bu durumun tersi doğru değildir.

Çünkü soyut düşünmeye sahip olan bireyler gelenek

öncesi (itaat ve ceza, saf çıkarcı eğilim) döneme

ait davranışlar da sergileyebilirler. Örneğin soyut

düşünme becerisine sahip 30 yaşındaki bir kişi polis

yokken kırmızı ışıkta geçerek itaat ve ceza dönemine

ilişkin bir davranışta bulunabilir.
(Cevap E)


64. Gelişim psikolojisine ilişkin aşağıdaki ifadelerden

hangisi doğrudur?

A) Güvenli bağlanan çocuklar, anneleriyle aralarında

kurulan sevgi bağı nedeniyle anaokuluna başlarken

yaşıtlarına oranla daha yoğun ayrılık kaygısı

yaşarlar.

B) “Kimlik arayışı” statüsünde bulunan ve anne babalarıyla

aralarında sorunlar olan gençler, olumlu

bir kimlik statüsüne sahiptirler.

C) Dili anlamak ve konuşmak bebeklik döneminde

eş zamanlı ortaya çıkar.

D) İlköğretim çağında gözlenen dikkat eksikliği -

hiperaktivite bozukluğunun temelinde reddedici

anne baba tutumu bulunmaktadır.

E) İlk çocukluk döneminde ortaya çıkan döngüsel

tepkiler oyun etkinliklerinin temelini oluşturur.
Cevap:James Marcia kimlik statülerine baktığımızda ergenlik

döneminde bireylerde 4 farklı kimlik statüsünün olduğunu

görüyoruz. Bunlar

a) Başarılı Kimlik

b) İpotekli kimlik

c) Moratoryum kimlik

d) Dağınık (kargaşalı kimlik)

Bu kimlik statülerinden başarılı, ipotekli ve moratoryum

kimlik statülerine sahip olan bireyler kimlik bunalımı

yaşamış kişilerdir. Başarılı (olumlu) kimlik statüsüne

sahip olan bireyler herhangi bir çatışma anında

kendileri karar verebilen, kendi kararlarını savunabilen,

tartışabilen ve o doğrultuda hareket eden kişilerdir.

Kişinin anne babası ile herhangi bir sorun yaşamaması

ipotekli kimliğe sahip olduğunu gösterir yani

anne babasının kararları doğrultusunda davranışlarını

düzenler ki bu da olumlu bir kimlik statüsü olarak kabul

edilmez.
(Cevap B)


65. Ergenlik dönemine ilişkin aşağıdaki ifadelerden

hangisi doğrudur?

A) Kızlarda ilk adet kanaması, erinliğe geçişin de ilk

işaretidir.

B) İkincil cinsiyet özelliklerinin geç ortaya çıkması,

bilişsel gelişimi olumsuz yönde etkiler.

C) Ergenlik döneminde kızlarda östrojen, erkeklerde

testosteron hormonlarının ilk kez salgılanmaya

başlamasıyla, ikincil cinsiyet özellikleri kazanılır.

D) Erkek çocuklar arasında çevrelerindeki kız arkadaşlarından

daha önce ergenlik dönemine girenler

bulunabilir.

E) Geç olgunlaşma, ergenlik döneminde erkekleri

olumlu, kızları ise olumsuz etkiler ancak bu etkinin

yönü zaman içinde değişebilir.
Cevap:Erinlik ve ergenlik dönemi bireyin cinsel olgunluğa

eriştiği ve üreme yeteneği kazandığı döneme verilen

addır. Erinlik ergenliğin ilk yılları olarak ifade edilir

(Origlia, 1983: 174). Her ne kadar erinlik olağan koşullarda

kızlarda 11-13, erkeklerde 12-14 yaşları arasında

görülse de erinlik yaşının ortaya çıkmasında bireysel

farklılıklar ve çeşitli etkenler rol oynamaktadır

(Dönmezer, 2000:42).

Bu durumda bir kız çocuğunun 13 yaşında bir erkek

çocuğunun da 14 yaşında ergenliğe girme ihtimali

vardır. Bu yüzden erkek çocuklar kız çocuklara göre

daha erken ergenliğe girebilirler.
(Cevap D)


66. Geleneksel psikanalitik kurama ilişkin aşağıda

verilen ifadelerden hangisi doğrudur?

A) Davranışları yönlendiren güçler bilinç düzeyinde

yer alır.

B) Süperego, id’in isteklerini reddetmek için plan

yapma, erteleme gibi ikincil süreçlere dayalı çalışır.

C) Yön değiştirme savunma mekanizmasına bir örnek

olarak “dedikodu yapmak” verilebilir.

D) Cinsiyet farklılıklarının kavranması genital dönemde

gerçekleşir.

E) Savunma mekanizmaları, süperegonun yarattığı

baskıdan korunmak amacıyla id’in kullandığı davranış

örüntüleridir.
Cevap:Yön değiştirme, bireyin çeşitli engellemeler karşısında

engelleyici kişiye ya da nesneye gösteremedikleri

herhangi bir tepkiyi başka bir şekilde ya da başka bir

nesne/kişinin üzerinde göstermeye çalışmasıdır. Kişinin

isteklerini ve kızgınlıklarını gerçek kızılan kişiye

değil de daha az zarar gelecek bir kişiye yöneltmesi

veya o tepki yerine başka bir tepkinin gösterilmesidir.

Yön değiştirme, kızgınlık veren duygunun ait olduğu

nesne ya da durumla hiçbir ilgisi olmayan bir nesne

ve duruma yönlendirilmesi veya tehlikeli sayılan duygunun

yarattığı tepkinin yerine başka bir tepkinin gösterilmesi

şeklinde iki biçimde görülebilir. Birinci gruptaki

tepkilere günlük yaşantımızda çok sık rastlayabiliriz.

Örneğin; müdürüne kızan memurun karısına, kocasına

kızan kadının çocuğuna, öğretmenine kızan

öğrencinin arkadaşına gösterdiği tepkiler bu türden

tepkilerdir.

Yön değiştirme mekanizmaları bazen küfür, yıkıcı

eleştiri veya dedikodu şeklinde simgesel bir çağrışım

sürecinden geçerek farklı bir nitelik kazanabilir. İkinci

tur yön değiştirme mekanizmasında ise tehlikeli sayılan

duygu bir nesneden veya durumdan diğerine yön

değiştirebildiği gibi, fobiler dediğimiz farklı bir tepkiler

şeklinde de ortaya çıkabilir. Fobilerde tepkinin yönlendirildiği

bu yeni nesne veya durum gerçekte bir

tehlike taşımaz (Cüceloğlu, 1992).
(Cevap C)


67. Bir süre öğretmenlik yapan Berrin 30 yaşlarındayken

tanıştığı Mehmet’le son şansı olarak düşündüğü için

evlenmiştir. Evlendikten sonra çalışmayı bırakan Berrin

iki çocuk sahibi olmuştur. Eşi sık sık iş seyahatlerine

çıktığı için evin tüm sorumluluğunu üstlenen Berrin,

zamanla eşinin ilgisizliğinden yakınmaya başlamıştır.

Berrin günlerini hem çocuklarını iyi bir biçimde

yetiştirerek, hem de çevresindeki sosyal çalışmalara

gönüllü katılarak geçirmiştir. Şu anda 60 yaşında olan

Berrin, iyi eğitim gören ve mutlu evlilikler yapan çocuklarıyla

gurur duymaktadır. Berrin’in son yıllardaki

tek sorunu, eşiyle olan ilişkisinin kötüye gitmesidir. Bu

yüzden, sadece ekonomik gereksinimlerini karşılayan

biriyle neden evliliğini sürdürdüğünü sorgulamaya

başlamıştır. Berrin artık çocuklarıyla birlikte yaşamak

istemekte, ancak onların düzenini bozmaktan da çekinmektedir.

Erikson’un psikososyal kişilik kuramına göre,

yukarıdaki bilgilere bağlı olarak, Berrin’le ilgili aşağıdaki

sonuçlardan hangisine varılabilir?

A) Eşiyle sorunlar yaşamasına karşın, evlendiği için

yakınlık duygusunu geliştirmiştir.

B) Çocuklarının iyi yetişmelerini sağlamış, böylelikle

üretkenlik duygusunu kazanmıştır.

C) Yaşlılıkta çocuklarının yanına taşınmak istemesine

karşın, onların düzenini bozmak istemediği için

ego bütünlüğünü kazanmıştır.

D) Ekonomik güce sahip olmadığı için eşinden ayrılamadığından,

utanç ve suçluluk duyguları yaşamaktadır.

E) Evlenerek öğretmenlik mesleğini bıraktığı için

kimlik duygusunu kazanamamıştır.
Cevap:Berrin günlerini hem çocuklarını iyi bir biçimde yetiştirerek,

hem de çevresindeki sosyal çalışmalara gönüllü

katılarak geçirmiştir. Şu anda 60 yaşında olan Berrin,

iyi eğitim gören ve mutlu evlilikler yapan çocuklarıyla

gurur duymaktadır.

Bu dönemde bireyden beklenen temel sosyal işlevler

sağlıklı bir yaşam oluşturabilmesi için genç kuşaklara

rehberlik edebilmektir. Bu durum onun üretken olmasıyla

mümkündür. Birey bu durumda kendini yaratıcı

ve üretken hissetmekte, genç kuşakların yetiştirilmesine

yönelik sorumluluk taşımaktadır. Üretkenlik duygusu

herhangi bir karşılık beklemez (Bacanlı,

95:2004).
(Cevap B)


68. Beş yaşındaki Ayşe ailesiyle çıktıkları tatilde farklı

yöreleri görme fırsatı bulmuştur. Anaokuluna başladığında,

ilk derste öğretmeni “Tatilde nerelere gittiniz?”

diye sormuştur. Ayşe söz almış, tatilde uğradıkları en

son iki kasabanın ismini hatırlayabilmiş, ama daha

önce gördükleri yerlerin ismini hatırlamakta zorlanmıştır.

Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre, tatilin

başlangıcında gördüğü kasabaları hatırlayamaması,

Ayşe’nin hangi bilişsel özelliğinin tam olarak

gelişmemiş olmasından kaynaklanmaktadır?

A) Odaktan uzaklaşma

B) Canlandırmacılık (Animizm)

C) Tek yönlü sınıflama

D) Benmerkezci düşünme

E) Özelden özele akıl yürütme
Cevap:Odaklama (merkezleme) dikkati bir olayın ya da

nesnenin diğer yönlerini dışarıda bırakarak yalnızca

bir yönüne yoğunlaştırma eğilimine,odaklaşma denilmektedir.

Çocuk bir görevin yalnızca bir yönü üzerinde

ve sınırlı bir bilgi üzerindeodaklanır; birden fazla

yönüyle uğraşmaz.

Örnek: Cep telefonunun sadece melodisiyle yada

ışığıyla ilgilenir.

Örnek: Küçük çocukların işlek yollarda karşıdan

geçmekte zorlanmaları da odaklama ile ilgilidir.Çocuk

trafik kurallarına uygun olarak önce soluna,sonra sağına

tekrar soluna baktığında her seferinde ilk baktığını

unutabilmekte,daha doğrusu o anda sadece baktığı

tarafa odaklanmaktadır. Bu örnekte yer alan çocukta

görülen durum beş yaş çocuğuna uygun olarak

ortaya çıkan odaklanma durumudur.

Odaklanmanın olması çocukta henüz odaktan uzaklaşmanın

görülmediğini göstermektedir.
(Cevap A)


69. Annesi Mehmet’e İngilizce çalıştırırken aralarında

şöyle bir diyalog geçer:

Anne ― Notebook ne demektir?

Mehmet ― Defter.

Anne ― Peki book ne demektir?

Mehmet ― “Ter”.

Annesinin sorusuna Mehmet’in doğru yanıt verememesinin

nedeni, Piaget’nin bilişsel gelişim kuramındaki

hangi kavramla açıklanabilir?

A) Uyum kurma

B) Özelden özele akıl yürütme

C) Kelime korunumu

D) Sembolik düşünme

E) Devresel tepki
Cevap:Özelden özele akıl yürütme işlem öncesi/sezgisel

döneme ait bir özelliktir. Özelden özele akıl yürütmede

özel bir durumdan, diğer özel bir duruma genelleme

yapmadan akıl yürütür. İki özel durum arasındaki

bağı, yaşantılarına bağlı olarak “Tek Yönlü” olarak ele

alır (Bacanlı, 2004:64). Mesela her sabah kahvaltıda

süt içen bir çocuk, bir gün arkadaşlarında kalıp sabah

kahvaltısında süt içmemiştir. Annesi kahvaltı yapıp

yapmadığını sorduğunda “Kahvaltı Yapmadım” der.

Hazırlanan kahvaltıda sadece süt içip kalkar. Kahvaltı

yapmış olması için süt içmesi gerekir.

Bu örnekte de çocuğun yapı olarak bildiği dil Türkçe’dir.

Türkçe’de tam ortasından ayrılan bir kelime

var. (Defter) Çocuk Türkçe’yi bildiği için İngilizce gibi

farklı dillerdeki kelimelerin de aynı şekilde olması gerektiğini

düşünür. Çünkü çevresindeki olayları ya da

öğrenmeleri sadece kendi çerçevesinde (Türkçe’de

olduğu gibi) düşünebilmektedir. Notebook için ayrı bir

muhakeme yapma gücü yoktur. Özelden özele akıl

yürüten bir çocuk defter notebooksa def note ter ise

book şeklinde düşünebilir.
(Cevap B)


70. Betül annesine “Anne, kendini öldürenler hapishaneye

mi gömülür?” diye sorar.

Piaget’nin bilişsel gelişim kuramına göre, “Betül’ün

bu çıkarımda bulunmasının nedeni” ile “içinde bulunduğu

bilişsel gelişim dönemi” aşağıdakilerin hangisinde

doğru olarak verilmiştir?

A) Deneme - yanılma yoluyla öğrendiğinden işlem

öncesi dönem

B) Sezgisel olarak ayırt edebildiğinden işlem öncesi

dönem

C) Tümevarımsal düşünmeye başladığından somut

işlemler dönemi

D) Esnek düşünme geliştiğinden somut işlemler dönemi

E) Varsayımlara dayalı düşündüğünden soyut işlemler

dönemi
Cevap:Tümevarımsal düşünme, ayrıntılar ve örneklerden

genel ilkelere ulaşma şeklinde gerçekleşir (Bruner,

1964:77). Çocuk, bu örnekte kendine özgü mantıksal

bir yapı kurmuş ve o doğrultuda bir saptamada bulunmuştur.

Çocuğun yaşamakta olduğu dönemin gereği

kavramlardaki bazı anlamları yakalaması güçtür.

Sadece kendi mantıksal yapısı çerçevesinde olayları

yorumlayabilir.
(Cevap C)


71. İşiten anne - babaların doğuştan duymayan çocuklarıyla

çalışan bir araştırmacı, bu ebeveynlerden bir

kısmının, konuşma dilini öğrenebilmeleri umuduyla

çocuklarına işaret dilini öğretmediklerini saptamıştır.

Araştırmacı daha sonra yaptığı çalışmada, bu çocukların

işaret dilinde bulunanlardan daha farklı hareketlerle,

kendilerini ifade etmeye çalıştıklarını gözlemiştir.

Araştırmacının bu gözlemi, dilin kazanılmasında

aşağıdakilerden hangisinin önemine vurgu yapmaktadır?

A) Sosyal öğrenme B) Taklit

C) Pekiştirme D) Klasik koşullanma

E) Biyolojik altyapı
Cevap:Araştırmacı daha sonra yaptığı çalışmada, bu çocukların

işaret dilinde bulunanlardan daha farklı hareketlerle

(sosyal öğrenmeya da taklit yoluyla öğrenmeden

farklı olarak), kendilerini ifade etmeye çalıştıklarını

gözlemiştir.

Dilbilimci Chomsky'nin etkisi altında psikologlar, dil

öğrenme ile ilgili psikolinguistik kuramı geliştirmişlerdir.

(Dodd ve White, 1980) Bu kuram, insanların doğuştan

dil öğrenme yeteneği ile doğduğunu "insanın

dili konuşmak üzere doğumdan önce programlandığını"

kabul eder. Böylece hangi çevrede, hangi koşullar

altında olursa olsun, çevresinde konuşan olduğu sürece

insan yavrusu konuşmayı öğrenir.

Çocuk dil öğrenirken, sadece bir dizi kelimeyi değil,

bu kelimeleri dizi haline getirilmesine olanak veren

gramer kurallarını da öğrenir. İlk başlarda bu kurallar,

her biri denenip, doğruluğu yada yanlışlığı saptanacak

bir "hipotezdir". Çocuk deneye deneye başkalarıyla

konuşmalarında bu kuralları uygulayarak bu hipotezleri

gramer kuralları haline dönüştürür

(Chomsky, 1968).

Psikolinguistik kuram, çocuğun biyolojik yapısına

birinci derecede önem verir ve insanoğlunun "biyolojik

dil programı" ile doğduğunu kabul eder. Çevre koşulları,

çocuğun hangi dili, hangi sözcükleri kullanacağını

belirler. Ancak dilin öğrenme sürecini bu koşullarla açıklama

olanağı yoktur.
(Cevap E)


72. Bir hasta bakıcı, hastalara bir yandan “Sıranızı bekleyin

içeride hasta var!” deyip bekleyenleri doktorla görüştürmemekte,

diğer yandan da, fark ettirmeden tanıdıklarını

öncelikle muayene ettirmeye çalışmaktadır.

Bu hasta bakıcının tanıdıklarına ayrıcalık göstermesi,

Kohlberg’in ahlaki gelişim evrelerinden

hangisinde olduğunu gösterir?

A) İtaat ve ceza eğilimi

B) Saf çıkarcı eğilim

C) İyi çocuk eğilimi

D) Toplumsal anlaşma

E) Evrensel ahlak ilkeleri
Cevap:Kohlberg’in ahlak Gelişim Kuramına baktığımızda iyi

çocuk eğiliminde tamamen ahlaki yargılarda başkalarının

tutumlarının etkisinde kalır. Bu dönemde bireyin

yaptıkları başkalarını mutlu etmek içindir. Kohlberg’in

ahlak gelişimini diğer gelişim kuramlarından ayıran

temel özelliklerden birisi davranışın sonucundan ziyade

davranışın altında yatan nedene odaklanmış olmasıdır.

Ancak davranışın altında yatan neden açıkça

ifade edilmelidir. Yani soruyu cevaplayacak kişinin soru

üzerinde kendisinin yorum yapmaya çalışması bireyi

doğru cevaptan uzaklaştırır. Bu soruya baktığımızda

bu soruya iyi çocuk eğilimi diyemeyiz.

Cevabın iyi çocuk eğilimi olabilmesi için hasta bakıcının

tanıdıklarına iyi görünmek için bu davranışı yapması

gerekir. İyi görünmek için de yapıyor olabilir ancak

soruda tanıdıklarını mutlu etmek ya da onlara iyi

görünmek için yaptığına dair herhangi bir ifade yer

almamaktadır. Sadece onları muayene ettirmeye çalışıyor.

Kendimiz soruya yorum ya da ifade katacak

olursak ben de derim ki tanıdıklarımı muayene ettireyim

ki onlar tanıdık bakarsın benim de onlara işim düşer

onlar da benim işimi görür diye düşünebilir. İşte o

zaman da sorunun cevabı saf çıkarcı eğilim olur.

Ancak soru içerisinde yorum yapmadan soruda bulunan

bir ifade vardır. FARK ETTİRMEDEN. Bu ifade

bu davranışın bazı hallerde yapıldığını bazı hallerde

yapılmadığını göstermektedir. İtaat ve ceza evresinde

olan bir birey otoritenin bulunduğu ortamda davranışı

göstermezken otoritenin olmadığı bir durumda davranışı

göstermekten çekinmez (itaat ve cezanın en temel

örneği olan öğretmen arkasını döndüğünde kopya

çekme örneğinde olduğu gibi). Burada da davranışa

engel olabilecek bireyler (diğer hastalar) var ve işte

hasta bakıcının bu bireylere FARK ETTİRMEDEN tanıdıklarını

muayene ettirmeye çalışması kesinlikle İ-

TAAT VE CEZA evresine ilişkin bir davranıştır.

BU SORUNUN CEVABININ İYİ ÇOCUK EĞİLİMİ OLMAMASININ

TEMEL NOKTASI: SORUDA HASTA BAKICININ

BU DAVRANIŞI TANIDIKLARINI MUTLU ETMEK YA DA

ONLARA İYİ GÖRÜNMEK İÇİN YAPTIĞINA İLİŞKİN BİR

İFADE KESİNLİKLE YOKTUR.
(Cevap A)

(Not: ÖSYM yayınladığı cevap anahtarında bu sorunun

cevabını C seçeneği olarak belirtmiştir. Ancak bu

cevap tartışılmaktadır.)

0 yorum: